Yüzüncü Yılında
Lozan Barış Antlaşması
Kişiler
Mustafa İsmet İnönü
1884 yılında İzmir'de doğan Mustafa İsmet, 1903 yılında Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn'dan birincilikle mezun olarak Osmanlı ordusuna katıldı. I. Dünya Savaşı'nda Kafkasya ve Filistin cephelerinde savaştı. 1920 yılında Anadolu'ya geçti. Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Vekili (Genelkurmay Başkanı) olarak I ve II. İnönü muharebelerini kazandı. Büyük Taarruz'a Batı Cephesi Komutanı sıfatıyla katıldı. Mudanya Mütarekesi'nde ve Lozan Antlaşması'nda Türk heyetine başkanlık yaptı ve antlaşmaları imzaladı. Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk başbakanı oldu. 1934'te, İnönü muharebelerindeki başarılarından dolayı İnönü soyadını aldı.
Atatürk'ün ölümünden sonra 11 Kasım 1938'de cumhurbaşkanı seçildi ve 1950 yılına kadar görev yaptı. 1950-1960 yılları arasında muhalefette yer alan İnönü, 27 Mayıs Darbesi'nden sonra 1961'de yapılan seçimlerde birinci parti olarak çıktı. Ancak oy oranı tek başına iktidar olmaya yetmiyordu. İnönü, böylece Türkiye'nin ilk koalisyon hükûmetini Adalet Partisi ile kurdu. 1965 yılında başbakanlığı bırakan İnönü, 1972 yılına kadar ana muhalefet liderliğini sürdürdü.
Dr. Rıza Nur Bey
II. Meşrutiyet'in ilanı ile açılan Osmanlı Meclis-i Mebûsan'ının ilk döneminde ve 1. ve 2. Dönem TBMM'de Sinop milletvekilliği yaptı, TBMM tarafından seçilen I. İcra Vekilleri Heyeti içinde Türkiye'nin ilk Maarif Vekili (Eğitim Bakanı) oldu, Moskova Antlaşması ve Lozan Antlaşması müzakerelerine katıldı. Daha sonra ise çeşitli bakanlıklarda görev alan Rıza Nur zaman içerisinde dönemin hükûmeti, devlet yetkilileri ve yapılan reformlar ile ters düşmüş; bunun üzerine ise 1926 yılında Türkiye'yi terk etmiştir. Bu süreçte Türk tarihi ve Türkoloji alanında çalışmalar yapmıştır. Atatürk'ün ölümü üzerine Aralık 1938'de Türkiye'ye tekrar geri dönmüş ve Türkçü dergilerde çalışıp Türkçülük hakkında yazılar yazmıştır.
Hasan Bey (Saka):
Lozan Barış Antlaşmasına delege olarak katılan Hasan Saka Osmanlı Mebusan Meclisi'nin son döneminde Trabzon Milletvekili seçilerek dağılmasına kadar görev yaptı.
28 Ocak 1921 tarihinde TBMM'nin I. Döneminde Trabzon Milletvekili seçilerek meclise girdi. 19 Mayıs 1921 tarihinde Maliye Vekili oldu, 22 Nisan 1922 tarihinde istifa ederek görevden ayrıldı. 11 Mayıs 1922 tarihinde İktisat Vekilliği'ne seçildi. II. Dönem seçimlerinde tekrar Trabzon'dan Milletvekili seçildi. 24 Eylül 1922 tarihinde tekrar İktisat Vekilliği'ne seçildi. 30 Ekim 1923 tarihinde kurulan 1. İsmet Paşa Hükûmeti'nde İktisat Vekilliği görevine devam etti. 6 Mart 1924 tarihinde 2. İsmet Paşa Hükûmeti'nde Ticaret Vekilliği'ne getirildi. 3 Mart 1925 tarihinde 3. İsmet Paşa Hükûmeti'nde Maliye Vekilliği görevine atandı. 13 Temmuz 1926 tarihinde görevinden istifa etti. 1 Kasım 1926 tarihinde TBMM Başkan Vekilliği'ne seçildi. Bu görevini III. ve IV. dönemlerde de korudu. V. Dönemde yeniden Trabzon Milletvekili seçilerek 1 Mart 1935 tarihinde yeniden Başkan Vekili oldu. 1 Kasım 1935 tarihinde Başkan Vekilliğinden ayrıldı. 24 Ekim 1936 tarihinde İstanbul'dan Ankara'ya nakledilen Siyasal Bilgiler Okulu Umumî İktisat Profesörlüğünü üstlendi.
Lord Curzon
15 Kasım 1922’de yapılan seçimleri Muhafazakâr Parti kazandı. Hükümeti, içeride ve dışarıda huzur ve sükûnet olması gerektiğini savunan Bonar Law kurdu. Curzon’un Mudanya Mütarekesi yüzünden daha önceki kabineden istifası kabul edilmemişti. Yeni kurulan hükümette ise Lord Curzon Dışişleri bakanı olarak yerini alacaktır.
Lord Curzon, barış görüşmelerinin İzmir’de toplanmasına, kendi açısından önemli gördüğü sebepler yüzünden razı olmadı. Sonunda onun da etkisiyle müttefikler konferans yeri olarak Lozan’ı kabul ettiler. Lozan görüşmelerine, kendi çıkarlarına uygun düşebileceği nedeniyle hem Ankara Hükümeti’ni, hem de İstanbul Hükümeti’ni çağırmıştır. Çeşitli görüşmelerden sonra Tevfik Paşa’nın 5 Kasım’da istifa ederek çekilmesiyle birlikte Ankara Hükümeti yalnız olarak görüşmelere katılmıştır. Lozan görüşmelerinin 20 Kasım 1922 ile 4 Şubat 1923 arasındaki birinci bölümünde İngiltere’yi bizzat Curzon temsil etmiştir. Müttefikler arası bağları kuvvetli tutmaya özen göstermiştir. Türkiye’nin müttefikleri birbirlerine karşı kullanmasını önlemeye özel gayret sarfetmiştir. Lord Curzon hem diplomasideki yeteneğini, hem de başka unsurları kullanarak Türkiye’ye isteklerini kabul ettirmeye çalışmıştır. Diplomatik baskı unsuru olarak Türk heyetini Mondros Mütarekesi’ni yapan heyet gibi görmeye çalışmıştır. Bu maksatla hem İngiltere’nin İstanbul ve boğazlarda asker bulundurmasını, hem de Yunanistan’ın Batı Trakya’da ordusunu yeniden teşkilatlandırmasını istemiştir. Ayrıca Lozan Görüşmeleri’ne katılan Türk Heyeti’nin yazışmalarını İngiliz istihbaratının ele geçirmesini de baskı aracı olarak kullanmıştır. İlk oturumdan başlayarak görüşmeler İsmet İnönü ile Curzon arasında bir düello şeklinde geçmiştir. Görüşmeler süresince her iki tarafta aralarında yeniden dostluk bağlarının kurulmasının zaruretine inanmışlardır.(https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/lord-curzon-1859-1925/)
Eleftherios Venizelos
Askeri hükümet Türkiye ile imzalanacak Lozan Barış Konferansı’nda Yunanistan’ın Venizelos tarafından temsil edilmesini talep etmiştir. Bu siyasi görevi üstlenmeyi kabul eden Venizelos Lozan Barış Görüşmelerinde Yunanistan’ı temsil etmiş ve 24 Temmuz 1923 tarihinde Türkiye ve Yunanistan arasında Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır. 27 Mart 1929’da Cenevre’de Yugoslavya ile 30 Ekim 1930’da da Ankara’da Türkiye ile dostluk antlaşması imzalamıştır. Özellikle Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleşen bu diplomatik temas iki ülke arasında yaşanan krizlerin aşılmasında bir dönemeç olarak kabul edilmektedir. Nitekim 12 Ocak 1934 tarihinde Eleftherios Venizelos İsveç Bilimler Akademisine gönderdiği mektupla Türkiye Cumhuriyetinin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü şu ifadelerle Nobel Barış Ödülüne aday göstermiştir(https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/eleftherios-kyriakos-venizelos-1864-1936/)
Horace Rumbold
Sir Rumbold görevi süresince Sultan Vahdettin ve Ankara Hükümeti arasında bir uzlaşı hedefinde olmasına rağmen isyancı olarak tanımladığı Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki milliyetçilerin, Osmanlı yönetiminin olduğu gibi, İngiliz otoritesini egemen güç olarak tanımasını istiyordu. Sultan Vahdettin ile defalarca görüşmüş, İngiltere’nin milliyetçilerin lideri Mustafa Kemal Paşa ile müzakere etmesi planını Yunanlılar karşısında Türk zaferi kesinleşene kadar desteklememiştir. Londra’ya gönderdiği rapor, telgraf ve yazışmalarında ise Ankara Hükümeti’ne karşı önyargılı bir tutum sergilediği görülmüştür. Bu durum; Türkler, ancak tek bir şeyde iyidirler, o da savaşmaktır. O açıdan şimdi kaçındığımız bela, ancak ertelenmiş belâdır, çünkü Türk, Avrupa’ya dönünce, iki veya üç yıl zarfında yeni bir Balkan savaşı başlatabilir. Batı Trakya’yı ele geçirmeye çalışmakla işe başlayacaktır. şeklinde ortaya konulmuştur.
Sir Horace Rumbold bu düşünce iklimiyle Lord Curzon’dan sonra ikinci İngiliz delegesi olarak Lozan Konferansı’na katılmıştır. 24 Temmuz 1923 tarihinde Türklerin diplomatik zaferinin ardından Lozan Barış Antlaşması’nı İngiliz Hükümeti adına İstanbul’da Yüksek Komiser sıfatıyla imzalamış ve Londra’ya dönmüştür.(https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/horace-rumbold-1869-1941/)